Meyveler alemi

Suudi Arabistan Hurmasi
Suudi Arabistan hurması

                                                                      Ağlayan Hurma Kütüğü
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) , Cuma namazlarında hutbe verdiği zaman bir hurma ağacı kütüğüne dayanıyordu. Daha sonra hutbe için bir minber yapıldı, Resulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), minbere çıktı. Önceden dayandığı hurma kütüğü orada duruyordu. Kütük, inlemeye başladı. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), minberden indi, hurma kütüğünü tuttu, kucakladı. Kütüğün inlemesi azaldı, nihayet sustu. Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), “Kütük bizden duyduğu Allah’ın zikri için ağladı” buyurdu.
Her şeyi yaratan Allah Teâlâ’dır. Bundan dolayı bütün varlıkların içinde Allah duygusu vardır. Allah’ın varlığını inkâr edenlerde bile Yaratıcı’ya olan bir bağlılık duygusu bulunmaktadır. Demek ki cansız bir varlık olarak bildiğimiz hurma kütüğü, Peygamber Efendimiz’den (sallallâhu aleyhi ve sellem) etkilenmişti. Günümüzde bilimsel yollarla bitkilerin diğer canlılardan etkilendikleri belirlenmiştir. Bu ağaç parçası her ne kadar cansız da görünse bir mucize olarak Resûlullah’ın (sallallâhu aleyhi ve sellem) kendisine dayanmasını hissediyordu. O hafta, Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) kendisine dayanmasından mahrum kalmıştı. Bu kütüğe bakarak insanların O’nun hakkında ne kadar duyarlı olmaları, O’ndan faydalanma fırsatını kaçırmamaları gerektiği ve O’na ne kadar ihtiyaçları olduğunu düşünmek lazımdır.

bogurtlen
Böğürtlen

Düzenli yenilen böğürtlen yaşlılıktan kaynaklanan hafıza kayıplarını önlüyor.Ağız yaralarında, gerek taze ve gerekse kurutulmuş 20 gram böğürtlen yaprağı 1 litre suda haşlanırsa, bu çay ağız yaraları için çok faydalıdır.
Kurutulmuş yapraklarından yapılan şurubunun kanı temizleyici etkisi de var. Bu şurup öksürüğü olanlara da iyi geliyor.Ayak yorgunluklarına çok iyi gelir. Ayak yorgunluğunda, böğürtlenin sürgünleri ve kökleri 100 grama 1 litre su ölçüsüyle kaynatılırsa, ılıyınca ayak banyosu olarak kullanılabilir.
Güzellik için, böğürtlen çiçekleri ise 50 grama bir 1 litre su ölçüsü ile kaynatıldığı zaman, elde edilecek bu şifalı su eller için çok iyi bir güzellik losyonudur.
Her gün yenen bir avuç böğürtlen kanserden korur. Yapılan araştırmalar böğürtlenin, bünyesinde barındırdığı antioksidanların bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser türlerine karşı koruyucu etkisi olduğunu ortaya çıkarmıştır.Kanı incelterek kan şekerini dengeleyen böğürtlen, diyabet rahatsızlıkları olan hastalar için önemli bir şifa kaynağıdır.Yaprakları kaynatılarak suyu ile gargara yapılırsa, diş eti ve bademciklerdeki iltihaplara iyi gelir.Kökleri kaynatılarak suyu içilirse böbrek kumunun ve taşlarının düşmesine yardımcı olur.Böğürtlenden şurup ve reçel de yapılır. Şurubu göğüs ve solunum yolları rahatsızlıklarında oldukça yararlıdır.Böğürtlen yaralara sürülürse iyileşmelerini kolaylaştırır.İyi bir antioksidandır. Vücuttaki zararlı maddelerin temizlenmesine yardımcı olur.Tansiyonu düşürür ve bedeni güçlendirir.Olgun böğürtlen idrar söktürücüdür ve kabızlığa iyi gelir.Tok tutan bir meyve olan böğürtlen zayıflamak isteyenler için de idealdir.


cali cilekleri
Karadeniz çalı çileği-1

cali cilegi
Karadeniz çalı çileği-2
 .com da en uygun fiyat garantisi


karadeniz cali cicegi
Karadeniz çalı çileği-3

Doğu Karadeniz ve Uludağ'da doğal olarak yetişen üzümsü bitkidir. Çalı formunda bir bitki olup puslu bir yüzeyi olan mavi ve siyah üzümsü meyveleri vardır. Giresun ve Ordu'da çalı formundaki bitkide yetişmelerinden dolayı "çalı çileği" olarak adlandırılan bu bitki Batı dillerinde "mavi çilek" olarak (örneğin İngilizce'de blueberry) adlandırılmaktadır. Ülkemizde değişik adlarla tanınmaktadır. Örneğin Rize’de "likapa", Rize'nin Pazar ilçesinde "kaskanaka", Ardeşen'de "çera veya çela", Trabzon’da "ligarba", "lifos" veya "Trabzon üzümü", Artvin’de "morsivit" veya "mahabak" ve diğer bölgelerde "ayı üzümü", "çay üzümü" veya "çoban üzümü" gibi adlarla tanımlanmaktadır. Ülkemizde yapılan bazı bilimsel çalışmalarda "yaban mersini" olarak adlandırılmakla birlikte Akdeniz'de doğal olarak yetiştirilen "mersin" ile karıştırılabilmektedir. 
armut agaci
köy armudu-1

koy armudu
köy armudu-2

Gülgillerden bir ağacın, rengi sarıdan yeşile kadar değişen, tatlı, suluca, yumuşak ve küçük çekirdekli meyvesi. 60 kadar türü vardır. Taze olarak tüketilir. Türkiye’ de pek çok çeşidi yetişir. 13 metreye kadar uzayan boyu ile dik ve uzun bir ağaçtır.
Bazıları : Ankara armudu, dalkıran armudu, yağ armudu, mustabey armudu, akça armudu, bal armudu,Tokat armudu, destebasan armudu.


koy armudu
köy armudu-3
kusburnu agaci
Kuşburnu ağacı
Kuşburnu dünya genelinde gıda maddesi olarak kullandığı gibi birçok tıbbi hastalığın tedavisinde de bitkisel ilaç olarak kullanılır. Kuşburnu bitkisinin çayı,yağı,reçeli,ezmesi ve hoşafı yapılmaktadır. Dünyada en faydalı 20 bitki arasında gösterilen kuşburnu bitkisinin birçok faydası vardır. 

kusburnu agaci
Kuşburnu ağacı
Kuşburnu, dünya genelinde en çok Avrupa, Afrika ve Asya’da yetişen bir bitkidir.Yapısı yetiştiği coğrafya nedeniyle oldukça tüylü ve tohumludur. Kuşburnu bitkisi sonbahar mevsiminde olgunlaşır. En önemli özelliği; c vitamini bakımından dünyanın en zengin bitkileri arasındadır. Meyve olarak tüketildiği gibi kurutulup çay olarak ta tüketilebilir.

sari erik
Sarı erik
Yedi yaşında idi, çimenlerin arasında gülücükler atan erik fidesini Abbas Yerin’den söküp, evin önündeki bahçeye diktiğinde. O yıl, yaşıt çocuklarla yarışırcasına fide toplama hevesine kapılmıştı.Önce başkaları yapıyorsa, ben de geri kalmayayım diye başladığı iş, sonra hoş bir uğraşa ve eğlenceye çevrilmişti.Sığır otlatırken bahçelerde, gezinirken yol kenarlarında gözleri hep yerlerde dolanıyor, gözüne kestirdiği fideleri keyiflenerek topluyordu. İlk günler acemiliği tutup,kırılınca söktüğü körpe fideler, içinde de bir şeyler kırılıyordu. O nedenle biraz büyükçe, kartlaşmış ve gür bir fideye rastladığında hazine bulmuşçasına ve ipi göğüslemişçesine coşarak havalara zıplıyordu.Her şeyin yavrusu sempatik olur derler ya; meyve fideleri de birden bire önem kazanmış, sevimli ve sempatik görünür olmuşlardı.Cemreler toprağa düşünce,kışı demlenerek geçiren meyve çekirdekleri, baharın ilk sıcakları ve ılık yağmurları yedikçe kabuklarını patlatıp; papatyalar, mor menekşeler, yaban çilekleri ve sakarcaların yanında,tek tek filizlenip boy vermişlerdi.Boy attıkça ya sığırlara yem oluyor,ya kazaya kurban gidip eziliyor ya da meraklı bir Ademoğlu eliyle sökülüp yer değiştirerek yaşamını sürdürme şansını yakalıyorlardı.Günlerce, gözlerine kestirdiği fideleri toprağı ile birlikte titizlikle söküp, ceplerinde taşıdığı bez parçalarına sararak evin önündeki bahçeye taşıdı. Böylece hem eğleniyor, hem de küçücük bir meyve bahçesine sahip oluyordu.Akşama dek sığırların yanından ayrılamadığından, toprağı dökülen bazı fideler solmuştu. Söktüğü fidelerin toprağını bol tutmayı öğrendi. Anasının, itirazlarına, fidanlar büyüdükçe tarlayı gölgede bırakacağı sitemlerine, yalvarmalarına, uyarılarına kulak asmadan çalıştı ve on kadar değişik meyve dikmeyi başardı.

kusburnu
Kuşburnu

kirmizi erik
Kırmızı erik

Birkaç tane elma ve armut, iki adet kiraz, birer de şeftali ile erik fidesi dikebilmişti.
Bahçelerinde erik ağacı yoktu. Bu nedenle erik fidanına özel ilgi gösteriyordu. Fidanların dibine sığır gübresi koyar, kurak günlerin akşamında sulardı ama, gözü hep erik fidanına bakardı.
Aradan birkaç yıl geçti, kalınlaştı fideler, gür yapraklı fidanlara eriştiler. 
Sordu, soruşturdu aşı yapmayı öğrendi; köyün en beğenilen ağaçlarından aşılar seçti ve kendi elceğiziyle kesti, biçti ve kaktı. Aşı yerine sıkıca çamur bağladı eski gömleğinden yırttığı bez parçasıyla.
Fidanlarını korurken, rüzgardan, fırtınadan ve kuraklıktan çok kara keçiden çekiniyordu. Kara keçi çok tehlikeli idi; ahırdan çıkarken ve girerken ansızın meyve fidanlarına saldırıyordu. Bir ikisinin ucundan, kenarından koparmıştı da. Ama eriğe dokundurtmamış yakınına yaklaştırmamıştı. 
Erik , illa ki de erik diyordu. Bahar geldiğinde evin penceresinden görünen manzara içini ürpertiyordu. Alından kırmızısına, beyazından moruna muhteşem bir renk cümbüşüyle donanırdı penceresinin altı.


kirmizi erikler
Kırmızı erik

Geceleri gördüğü renkli rüyalarda bile yoktu ruhunu bu denli doyuran manzaralar. Sabah Güneşi ile ısınan çiçeklerden yükselen nefis kokuların karışımından mest olur, sinirleri yumuşamış, yorgunluğunu atmış ve her zamankinden çok dinlenmiş olduğunu hissederek uyanırdı. Kollarını penceresine dayar dakikalarca bu renk denizini seyre dalar,nefis kokuları içine çekerdi. Hatta, odasına dolan enfes kokular,uyanmak üzereyken gördüğü son rüyalarına bile yansırdı.Köyün bütün kuşları onun meyve ağaçlarına tünerdiler sanki. Sabahın erken saatlerinden başlar ve gün boyunca ağaçtan ağaca, daldan uçuşup, gagalarını kapamadan cıvıldaşıp dururlardı.Çiçekler dökülmeye yüz tuttuğunda, yerini körpe, el değdiğinde ezilecek kadar narin, güneşin altında geçen her dakikada yeşilin onlarca tonuna evrilen yapraklar uç verdi.Günler geçip yapraklar genişleyip kartlaştıkça, çiçek kökleri koyu yeşil meyve tomurcuklarıyla dolardı. Tomurcuklar irileşir, renkleri değiştikçe iştah kabartan görüntülere dönerlerdi.Fidanları ilk yıllarda üç beş tane meyve ile yetindiler. Hepsi de çok olgun, iri ve tatlı meyveler verdi. Çakal eriği cinsiydi erik fidanı. Neredeyse silme ikiz meyve veriyor, dalda kaldıkça sarımtırak bir renk alıyor bal küpüne dönüyordu.


kirmizi erik
Kırmızı erik

dogurmamis muz
Doğurmamış muz

Muz yemek sizi gerçekten mutlu eder. Bunun nedeni serotonin isimli doğal kimyasalın salgılanmasına destek olması, beyni adeta serotonine boğup mutluluk sarhoşu haline getirmesi. Yüksek miktarda serotonin beyne sadece iyilik hissi, keyif ve mutluluk da vermez, aynı zamanda daha iyi iletişim kurarsınız.Tenis şampiyonalarında dünyaca ünlü tenisçilerin maç aralarındaki kısa dinlenmeleri ‘yarım muz’ ile değerlendirmelerinin nedeni de yalnızca muzun ve özellikle de içindeki potasyumun sağladığı hızlı enerji değil, çabuk karar vermeye, konsantrasyona yaptığı olağanüstü katkıdır. Tabii bir de sağladığı iyilik ve mutluluk hissi almanızı, daha hızlı düşünmenizi, daha kolay konsantre olmanızı, daha çabuk karar vermenizi sağlar.Muzun sağlık yararlarına gelince... Muzu sağlıklı meyvelerin başköşesine yerleştiren temel özelliklerinden biri bilinen en güçlü potasyum depolarından biri olması. Bir muzda ortalama 400-450 mg civarında potasyum vardır. Potasyum her şeyden önce en önemli yaşamsal minerallerden biri. Tansiyonu düşürmede, dengelemede son derece önemli görevler üstlenir. Yakın zamanda yapılan bir çalışma günde iki muz tüketen hafif hipertansiyonluların çoğunda tansiyonun ilaç kullanmadan bile ayarlanabileceği gösterildi.Potasyumdan zengin olma özelliği muzu kalbi aritmilerden koruma, kas güçsüzlüğünü azaltma, kas-sinir ilişkisini iyileştirme gibi özelliklerle de taçlandırır. Hipertansiyon konusundaki olumlu katkısı da çok önemli bir nokta.İsterseniz şunları da bir kenara not edin: Muz kalbi daha düzenli çalıştırıyor. Yorgunlukla mücadelede çok etkili bir meyve. Bu özelliğinin de potasyum ve magnezyumla B6 vitamininden zengin oluşuyla ilgili olduğu düşünülüyor. Uykusuzluk sorunu için de muzdan faydalanmak mümkün. Akşam yemeğiyle uyku arasındaki ara öğününüzü özellikle uykusuzluk sorununuz varsa orta boy bir muzla değerlendirmenizi tavsiye ederim. Bu da muhtemelen potasyum ve magnezyumdan zengin olmasına bağlı bir özellik.




muz agaci
Muz ağacı

portakal agaci

Portakal ağacı


Fotoğraflar hakkındaki yorum ve görüşlerinizi lütfen belirtiniz.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder