Tarihi Eserler Alemi

Tarihi yerler videosu


Süleymaniye Camisi

suleymaniye camisi



guzel cami

Panorama İstanbul

panorama istanbul


Panorama



Panorama



Panorama



Panorama



Panorama



Panorama



Panorama



İstanbul Eminonu Yeni Cami



istanbul yalilari


Tarihi Amasya Evleri

Amasya Tarihi Evleri



Bursa Ulu Cami



Sultan Ahmet Camisi Tavan Suslemeleri



Sultan Ahmet Camisi Tavan Suslemeleri



Sultan Ahmet Camisi Tavan Suslemeleri



Sultan Ahmet Camisi Tavan Suslemeleri




medusa heykeli

İstanbul'un en romantik tarihi mekanlarından biri olan Yerebatan Sarnıcı, kendi özellikleri kadar içindeki iki Medusa başı ile de gizemini koruyor. 


Yerebatan Sarnıcı

Artemis Tapinagi



Artemis Tapinagi



Aspendos Antik Tiyatro




Manisa Muradiye Camisi



Mardin Evleri



Mardin Evleri




Sultan Ahmet Camisi



Sultan Ahmet Camisi



Sultan Ahmet Camisi



Sultan Ahmet Camisi



Antalya tarihi evleri



Kale ici, tarihi cami, saat kulesi, tarihi evler







Doğu Beyazıt İshak Paşa Sarayı
İshak Paşa Sarayı, Ağrı Dağı'nın yakınında, Doğubayazıt'ın 5 kilometre uzağında bulunan bey kalesidir. 116 odalı sarayda türbe, cami, surlar, iç ve dış avlular, divan ve harem salonları, koğuşlar bulunur.

Doğu Beyazıt İshak Paşa Sarayı

İshak Paşa Sarayı, saraydan öte bir külliyedir. İstanbul Topkapı Sarayı'ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsüdür.Doğubayazıt İlçesi'nin 5 km. doğusunda, bir dağın yamacındaki tepe üzerine kurulan Saray, Osmanlı İmparatorluğu'nun Lale Devrindeki son büyük anıt yapısıdır. 18. yy. Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden olduğu kadar, sanat tarihi yönünden de değeri büyüktür. Sarayın Harem Dairesi Takkapı kitabesine göre yapılış tarihi Hicri 1199, Miladî 1784'tür.Saray binasının bulunduğu zemin vadi yakası olduğundan, kayalık ve sert bir yerdir. Eski Beyazıt şehrinin merkezinde olmasına rağmen, bu yapının üç tarafı (kuzey, batı, güney) dik ve meyillidir. Sadece doğu tarafında müsait bir düzlük vardır. Sarayın giriş kapısı buradadır. Aynı zamanda en dar cephesidir.Saray, kalelerin özelliğini kaybettiği; ateşli silahların bulunduğu bir çağda yapıldığından, doğu yönündeki tepelere karşı müdafaası zayıftır. Cümle kapısı müdafaa bakımından en zayıf noktasıdır. Cümle kapısı bölümü, İstanbul ve Anadolu'da kurulan saraylarınkinden farksız olup, taş işçiliği ve oymacılığı yönünden muntazamdır.Türklere özgü tarihi saray örnekleri bugün ülkemizde pek az sayıda kalmıştır. Bunlardan biri de İshak Paşa Sarayı ve Külliyesi'dir.


Doğu Beyazıt Hani Baba Türbesi-1

Şeyh Ahmed-i Hani 1591 yılında Hakkari'nin Çukurca ilçesi Han köyünde dünyaya gelmiştir. Doğduğu yere izafeten Hani lakabıyla tanınmıştır. Daha küçük yaşlarda iken bazı vasıfları ön plana çıkan Şeyh Ahmed-i Hani çevresindeki insanların dikkatini çekmiş, daha sonra sebebi bilinmeyen bir nedenle zamanın kültür ve ticaret merkezi konumunda olan Doğu Beyazıt'a yerleşmiştir. Doğubayazıt medreselerinde Müderrislik ve Saray katipliği yapmış. Muttaki, dini ilimlerde yüksek derece ilim ve fazilet sahibi hakim ve edip bir zattır.Dini ilimler başta olmak üzere zamanın edebiyat dünyasındaki ilimlere genç yaştan itibaren vakıf olmayı başarmış ve yaşadığı dönemin kültür, edebiyat ve düşünce dünyasına damgasını vurmuştur.O Milli değerlerden hareketle evrensel değerler dünyasını yakalamaya çalışarak bütün mahlukatın yaratıcısının ALLAH olduğunu vurgular. ALLAH 'a ve O'nun elçisi Hazret-i Peygamberimize olan sevgisini her zaman dile getirir. Şeyh Ahmed-i Hani eserlerinin en önemlisi Mem-u Zin'dir. Bu eserin girişinde ALLAH'a övgü , çağrı ve yakarış Peygambere övgü ve Peygamberden şefaat ALLAH tan af dileği gibi konulara ayırır.


Doğu Beyazıt Hani Baba Türbesi-2
Diğer bir önemli eseri de Nevbahar-a Bıçukan isimli manzum eseridir. Sözlük niteliğindeki bu eser sayfalarının baş kısmında eğitim, ahlak ve toplumsal olaylarla ilgili veciz ifadeler yerleştirilmiştir. Bazı medreselerde Arapçaya yeni başlayan öğrencilere ders kitabı olarak okutulmakta eğitim ve öğretim ruhu aşılamaktadır. Bunun yanında Akaid-i Molla Ahmet Siseban , Sekerat-ı Mevt adlı eserleri de bulunan Ahmed-i Hani 1652 yılında Doğubayazıt ta vefat etmiştir.Yörede Hani baba olarak bilinen Şeyh Ahmed-i Hani yörede tanınan ve Türbesi saygı duyulan bir makam durumundadır.


Doğu Beyazıt Kalesi
Doğubayazıt'ın 5 km doğusunda, Eski Beyazıt'ın kuzeydoğusundaki Belleburç denilen yerde bulunmaktadır. Bugün için harap bir vaziyet arz etmektedir. Yapanı ve yaptıranı bilinmeyen kalede, Urartu mezarları ve antik çağlara ait kalıntılar bulunmaktadır. Kale plan olarak üç bölümden meydana gelmiştir.Orta bölümde tapınak ve mağaralar mevcuttur. Kalenin etrafını çeviren surlar tamamen kaybolmuştur. Kalenin Urartular tarafından yapıldığı sanılmaktadır.
Doğu Beyazıt İshak Paşa Sarayı

Doğu Beyazıt İshak Paşa Sarayı ve kale camii

Doğu Beyazıt Kalesi ve kale camii

Doğu Beyazıt Kalesi ve kale camii

Doğu Beyazıt İshak Paşa Sarayı

Doğu Beyazıt kalesi












                                                                  Sultanahmet Camisi



                                                                    Ayasofya Camisi

Ayasofya Camisi Suslemeleri









Suudi Arabistan - Kabe

Kabe, Mekke'de bulunan yaklaşık olarak küp şeklinde bir ibadethanedir. İslam dininin ilk ve en kutsal mekanı kabul edilir. Bu yapının etrafında Mescid-i Haram bulunur. Kuran'da Kabe'nin İbrahim ve oğlu İsmail tarafından inşa edilmiş olduğu belirtilir.Dünyadaki bütün Müslümanlar, nerede olurlarsa olsunlar, namazlarını Kabe'ye dönerek kılarlar. Kabenin olduğu yöne kıble denir. İslam'ın beş temel şartından biri olan Hac sırasında Kabe; farz olan ziyaret tavafı ve vacib olan veda tavafı ile en az iki kere tavaf edilir. Bunların dışındaki tavaflar ise sünnettir. Tavaf, (yukarıdan bakıldığında) saat yönünün tersine bir yönde Hacerü'l-Esved köşesinden başlayarak Kabe'nin etrafında yedi tam tur yürümektir. Tavaf sırasında dönülen her bir tur'a ise şavt denir. Tavaf ayrıca Umre'nin de şartları arasındadır. Hac sırasında yaklaşık 6 milyon hacı toplanarak aynı gün tavaf yaparlar.


Suudi Arabistan - Kabe


Medine

medine yesil kubbe
Yeşil Kubbe

Medine-i Münevvere, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ve ashabının, Mekke’de baskı ve işkenceye maruz kaldıkları sırada hicret ettikleri yerdir. Medine, Mekke’nin kuzeyinde 430 km. lik bir mesafededir. Kapladığı alan 60 km yi aşar nüfusu 500.000 civarındadır. Medine-i Münevvere de bir çok İslami eser bulunmaktadır. Bu mübarek şehir İslam tarihinin çok önemli olaylarına sahne olmuştur. Medine’nin bir çok faziletleri vardır. Peygamber Efendimiz“Benim mescidimde kılınan bir namaz, başka mescitlerde kılınan bin namazdan daha faziletlidir. Ancak Mescid-i Haram müstesna. Mescid-i Haramda kılınan bir namaz, başkasında kılınan namazdan yüz bin defa daha faziletlidir.” buyurmuşlardır.Bazı rivayetlerde Mescidi Nebevide kılınan bir namaz başka mescitlerde kılınan altı aylık namazdan daha faziletlidir.“Benim evimle minberim arasındaki yer, cennet bahçelerinden bir bahçedir.” hadis-i şerifi de Peygamber Mescidinin önemini anlatan ifadelerden biridir.Mescidi Nebevideki namazın fazileti sadece sevap cihetiyledir. Yoksa bin namaz yerine kaim olur öyleyse orada kılınan bir namaz bin kaza namazı yerine geçer demek değildir.Peygamber efendimizin burada medfun bulunmalarıyla Medine-i Münevvere, ayrı bir değer kazanarak adeta dünyanın
göz bebeği haline gelmiştir.

Van Akdamar kalesi-1
Van Akdamar Kilisesi. Gevaş ilçesi sınırları dahilinde Van Gölü içerisinde bulunan en büyük adaya ismini veren kilisedir.
Van Akdamar Kilisesi-2

Akdamar Adası (Ahtamar, Ağtamar, Akhtamar biçimlerinde de yazılır; Ermenice: Աղթամար), Türkiye’nin Van ve Bitlis illeri arasında bulunan Van Gölü’nün içinde yer alan en büyük adadır. Akdamar Adası (Ahtamar, Ağtamar, Akhtamar biçimlerinde de yazılır; Ermenice: Աղթամար), Türkiye’nin Van ve Bitlis illeri arasında bulunan Van Gölü’nün içinde yer alan en büyük adadır. Van’ın Gevaş ilçesi sınırları içerisinde yer alan adada Ermeniler´den kalma bir kilise bulunur. Yüz ölçümü 70,000 metrekare olan adanın toplam kıyı uzunluğu 3 kilometreyi bulmaktadır. En yüksek noktası deniz seviyesinden 1912 metre yüksekte bulunan adanın batı uçlarında yüksekliği 80 metreye ulaşan dik kayalıklar vardır.Adanın adının nereden geldiğine dair yaygın halk hikayesine göre, zamanında bu adada yaşayan Ermeni baş keşişin güzelliği dillere destan Tamar adında bir kızı vardır. Adanın çevresindeki köylerde çobanlık yapan bir genç bu kıza âşık olur. Bu genç Tamar’la buluşmak için her gece adaya yüzer. Tamar ise ona gece karanlığında yerini belli etmek için onu bir fenerle bekler. Bundan haberdar olan kızın babası, fırtınalı bir gecede elinde fenerle adanın kıyısına iner ve sürekli yer değiştirerek gencin boşuna yüzüp, gücünü yitirmesine neden olur. Yüzmekten gücünü yitirip, yorulan genç çoban boğulur ve boğulmadan önce son nefesiyle “Ah Tamar!” diye haykırır. Bunu duyan kız da hemen ardından kendini gölün sularına bırakir O gunden sonra ada Ah Tamar! ismi ile anlatılır. Bu hikâye Ermeni sair Hovhannes Tumanyan anlatimiyla efsanelesmistir.Bu efsanenin tarihi gerçeklerle alakasının zayıf olduğu şüphesizdir. 9. yüzyıldan itibaren kaydedilmiş olan Ağtamar adının Arapça ĞMR kökünden “kabartı, tümsek” anlamına gelen bir türev olması daha kuvvetli bir olasılık olarak değerlendirilebilir.Adın Türkçeleştirilmiş biçimi olan Akdamar 1980′li yıllardan bu yana TC resmî kurumları tarafından tercih edilmektedir.TarihçeAkdamar KilisesiAkdamar AdasıEn eski kaynaklarda adanın adı, Gevaş bölgesinde hüküm süren Ermeni Rştuni sülalesine atfen Rştunik Adası olarak geçmektedir. 705 yılında Vard Rştuni’nin adada öldürülerek Rştuni beyliğine son verilmesinden sonra ada ve yöresi, daha önce Başkale’de (Ağbak) hüküm süren Ardzruni sülalesinin eline geçmiştir. 908′de I. Gagik Ardzruni bazı Ermeni ve Müslüman beyleriyle anlaşarak Gevaş’ta (Vostan) kendini Vaspuragan Kralı ilan etmiş ve bilahare başkentini adaya taşımaya karar vermiştir. I. Gagik adada halen mevcut olan kiliseden başka müstahkem bir kasaba, saray, çarşı ve liman inşa ettirmiştir. Ada üzerindeki sivil yerleşimin 16. yüzyıl başlarına kadar canlı olarak varlığını sürdürdüğü ve 1535 Osmanlı-İran harbi’nde tahrip edildiği anlaşılmaktadır.16. yüzyıldan sonra sivil yerleşimin bulunmadığı adada Kutsal Haç’a (Surp Khaç) adanmış bir Ermeni manastırı hayatiyetini sürdürmüştür. 19. yüzyıl sonlarında 300 civarında keşişin ikamet ettiği manastır, 1895 ve 1915 olaylarından sonra terkedilmiştir.Ermeni Kilisesinin ruhani başkanlığı olan Gatoğigosluk makamı 10. yüzyıl ortalarından 1101 yılına kadar Ahtamar Adasında bulunmuştur. Makamın 12. yüzyılda Kilikya’ya taşınmasından sonra da Ahtamar Kilisesi 19. yüzyıla dek önderlik iddiasını devam ettirmiştir.


Van Akdamar Kilisesi-3

Van Akdamar kilisesi-4

Uzungöl'de bir cami

Kars Kalesi

Kars’ın kuzeyindeki dik yamaçlı bir tepe üzerinde bulunan Kars Kalesi’ni Saltuklu Sultanı Melik İzzeddin’in emri ile veziri Firuz Akay 1153 yılında yaptırmıştır.
Timur’un anadoluyu işgali sırasında kale yıkılmış, Osmanlı döneminde Sultan III. Murat’ın isteği ile Lala Mustafa Paşa tarafından 1579 yılında yeniden yaptırılmıştır. Osmanlı kaynakları kalenin yapımında 100.000 asker ve işçi kullanıldığını belirtmektedir. Bunu belirten bir kitabe de dış surların kapısına konulmuştur.
Kars Kalesi, 1606 yılında İran Şahı I. Abbas tarafından yıkılmış,1616 ve 1636 yıllarında iki kez onarılmıştır. Bu onarım yapılırken de Kars’a yeni yapılar eklenmiştir. Kale 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda tahribata uğramış, orijinalliğinden kısmen de olsa uzaklaşmıştır.
Kars Kalesi’nin çevre uzunluğu 3.500m. olup, 220 burçla takviye edilmiştir. Bu burçlardan ancak yedi tanesi günümüze gelebilmiştir. Doğu-batı yönünde 250.00 m.; kuzey-güney yönünde de yaklaşık 90.m. uzunluğundadır. Bu durumda kalenin tam bir dikdörtgen planı bulunmamaktadır. Kale iç ve dış kale olarak iki bölümden meydana gelmiştir. Dış surlar beş sıra halindedir. Ayrıca önüne derin hendekler kazılmıştır. Asıl kale doğuya yöneliktir. Kalenin 2.080 mazgalı bulunmaktadır.
Kalenin dış surları kesme bazalt taşından yapılmıştır. Kalenin üç büyük kapısı bulunmaktadır. Bu kapılardan batıdaki “Su kapısı (Çeribaşı Kapısı), güneyde Kağızman kapısı (Orta Kapı) ve doğuda Behram Kapısı’dır. Bunlardan kuzeydeki ana giriş kapısı kale önündeki bir uçuruma yöneliktir. Kale burcuna ise taş döşeli bir yol ve yolun bitiminde de merdivenlerle ulaşılmaktadır.
Kale içerisinde XII. yüzyıldan kalma Moğol saldırısı sırasında 1239 yılında ölen Celal Baba’nın çini kubbeli türbesi, askeri koğuşlar, düz tarlalık alanlar, cephanelik ve bir de mescit bulunmaktadır.
Kale, günümüzde Kültür Bakanlığı tarafından sit alanı olarak ilan edilmiştir.


Şanlıurfa Balıklı Göl Camisi

Şanlıurfa Balıklı Göl Halilürrahman Camisi
Halilürrahman Camii: Döşeme Camii adıyla da anılan yapı Halilürrahman Gölü?nün güneybatısında. 1211'de Salaheddin Eyyubi'nin yeğeni Melik Eşref Muzaffereddin Musa tarafından yaptırılan caminin doğusunda türbeler bulunuyor. Dikdörtgen planlı yapının batısındaki medrese odaları 1871'de yaptırıldı. Hz. İbrahim'in ateşe atıldığında düştüğü yer olarak kabul edilir.




Fotoğraflar hakkındaki yorum ve görüşlerinizi lütfen belirtiniz.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder